|
|
|
YAZILAR |
|
|
|
|
|
|
|
Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı'nın Destekçisi Olduğu Yalanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
padişaha bağlı bir asker olan, hatta itilaf devletlerince ankara'daki vahdettin'e bağlı iki önemli subaydan biri olarak görülen Rauf Orbay anılarında vahdettin için ne diyordu önce buna bir bakalım;
"Sultan vahdettin, galiplerin kendilerini de tahttan düşürecek bir karar vermelerinden kuşkulanıyordu. bu kuşkuya, ordunun idareye el koyacağından kaygılanmasını da ekleyebilirz. Mustafa Kemal'e sorduğu ilk soru, "kumandan ve zabitlerden, kendisine bir fenalık gelip gelmeyeceği" olmuştur".
öncelikle burada, vahdettin'in açık bir şekilde saltanatını koruma derdinde olduğu anlaşılıyor. bu alıntıya (1) diyelim.
yine vahdettin, mondros görüşmeleri öncesinde rauf orbay'a iki şart koşmuştur, birincisi de "hilafetin, saltanatın ve osmanlı hanedanlığı hukukunun tamamının korunması" idi. (2)
devam ediyoruz.
ingiliz belgelerinde, vahdettin'in mondros karşısındaki görüşü şuydu:
"bu koşulları, ağır olmalarına karşı kabul edelim. öyle tahmin ederim ki, ingiltere'nin doğuda asılrarca sürmekte olan dostluğu ve lütufkar siyaseti değişmeyecektir. biz onların hoşgörüsünü daha sonra elde ederiz. (3)
bu alıntıyı da vahdettin'in kurtuluş hakkındaki beklentisi olarak cebe bir koyalım.
inatla damat ferit'i sadrazam yapması hususu. (4) bu konu nedeniyle vahdettin zaten ağır ithamlara maruz kalmıştır. hami danişmend bu konuda şöyle kouşur; "bu vatansız ve izansız balkan serserisinin nasıl olup da sultan vahdettin'e o kadar sokulup etkilemiş olduğuna hayret etmemek ve bu hali, sultan vahdettin'in zekasıyla bağdaştırmak kabil değildir. sultan vahdettin'in hiçbir surette örtbas edilemeycek en büyük hatası, öyle bir zaanda memleketin başına, ne mal olduğunu çok iyi bildiği damat ferit gibi bir kabusu musallat etmesi ve her dediğini kabul edivermesidir."
damat ferit'in icraatları hakkında bilgi vermeme gerek yok umarım.
damat ferit'in Atatür ve milli hareket aleyhine yönelik çoğu icraatinin altında vahdettin'in de imzası vardır.
mesela yine bugün Atatürk ve cumhuriyete karşı en büyük kaynak olarak gösterilen karabekir paşa anılarında vahdettin'in kuvayı milliye hakkında "bir takım celali eşkıyası türedi ise de bunlar imha edilecektir" dediğini aktarır. (5)
yine 12.09.1919 tarihli, ingilizler ile istanbul arasında yapılan gizli bir anlaşma fransızlar tarafından ele geçirilip yayınlanmştır ki önemli maddelerini yazayım;
ingiltere hükümeti, kendi kumandası altında Türkiye'nin bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti eder.
boğazlar ingiltere'nin kontrolüne bırakılacaktır.
türkiye, bağımsız bir ürdistan kurulmasına engel olmayacaktır.
bunlara karşılık türkiye, ingiltere'nin suriye ve el cezire hakimiyetini sağlayacak ve hilafetin gücünü kullanacak.
milli hareketleri engellemek adına, meşruti sistemin yeniden sağlanmasına müteakip ingiliz hükümeti, olumsuzları etkisiz hale getirmek adına bir zabıta teşkilatı kuracaktır.
buradan açıkça, vahdettin'in kurtuluşu ingiliz himayesinde gördüğü ortaya çıkmaktadır. (6)
bunlar yalnızca ön bilgilerdi. gelelim izmir'in işgali ile vahdettin'in ilişkisine.
vahdettin, izmir'in işgal edileceğine karşı güçlü ibareler varken buna karşı tedbir almamış, alınmasına da engel olmuştur. işgal öncesinde, işgale karşı çıkabilecek ne kadar sivil-asker varsa görevden almış, yerlerine kendi işbirlikçi adamlarını atamıştır.
izmir valisi ve bölgedeki kolordunun komutanı nurettin paşa'dır. nurettin paşa (sakallı nurettin paşa olarak da geçer) müdafai hukuk cemiyetlerini gizliden destekleyip halkı örgütlemekyedir.
izmir'in işgal edileceğini de tahmin etmektedir nurettin paşa, bu sebeple kolordu karargahını aydın'dan izmir'e almıştır hatta. bunun yanında ismini şimdi hatırlayamadığım 5-6 cemiyetin kurulmasına fiilen destek vermiştir.
işgalden 2 ay kadar önce de bölgenin ileri gelenleri ile bir kongre toplamıştır izmir'de.
kongre'de wilson ilkeleri gereği izmir'in işgal edilemeyeceği, aksi takdirde karşı konulacağı söylenmiştir. redd-i ilhak cemiyeti de bu kongre sonucunda kurulmuştur.
yine nurettin paşa, yunanların izmir'e çıkması halinde oluk gibi kan döküleceğini ilan etmiştir.
peki ne olmuştur? düşmanların nurettin paşa varken amaçlarına ulaşamayacaklarını anlaması üzerine yaptıkları teklifle, vahdettin nurettin paşa'yı görevden almıştır, yerine de igiliz uşağı izzet bey görevlendirilmiştir.
izzet bey'in ilk emri ise nurettin paşa'nın izmir ve çevresinden uzaklaştırılması olmuştur.
bu şahıs o kadar aymaz, arsızdır ki "bazıları izmir'in işgal edileceği söylentisini çıkarmış, yalandır" demiştir. işgalin ardından ise ingilizlere "bana iki yunan subayı yardımcı verin, işime devam edeyim" demiştir. ne kadar onurlu bir atama!
aleni bir biçimde işgalin kaymak gibi gerçekleşmesi adına atamayı yapanlar bizzat damat ferit ve vahdettin iken, "vahdettin izmir'de olanlara üzüldü" demek, en hafif tabirle TERBİYESİZLİKTİR.
harp tarihi vesikaları dergisi, sayı 34, belge 894'te yayınlanmak suretiyle, izmir'in işgal edileceğinin 14 kasım 1918'de bildirildiği ise bir gerçektir.
yine işgalden hemen önce ali nadir paşa'ya, harbiye nezaretince alenen "işgale karşı koymayın" emri gelmiş, paşa da silahların işgalcilere teslim edilmesi emrini vermiştir.
şu durumda, haremdeki mışlı mişli dedikodularla vahdettin'in aklanması gülünçtür.
(1), (2), (3) ile belirttiğimiz üzere vatanın kaybı pahasına saltanatını koruma derdindeki vahdettin, (4) ve (6)da belirttiğimiz gibi kurtuluşu kesinlikle ingiliz lütfunda beklemektedir.
amacı bir kurtuluş mücadelesi olan insan, anadolu'daki padişaha yakın en önemli iki komutandan biri olan rauf orbay tarafından (2)de gösterdiğimiz gibi yalnızca tahtını düşünen yapıda, diğer komutan karabekir paşa tarafından ise (5)te kuvayı milliye karşıtı gösterilirken ve izmir ile ilgili devede kulak bile kalmayacak kadar az yazdığım alıntıya baktığımızda; vahdettin'i aklamaya çalışan söylemler tamamiyle sinek vızıltısıdır.
|
|
|
|
|
|
Bugün 7 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! |